Ona bir kadın vücudunu çirkinleştiren üstüne giyilen şeyler yaptı.

20110525

Ece Temelkuran, Bıçak ve jilet, HABERTÜRK

Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Bıçak ve jilet

18 Mayıs 2011 Çarşamba, 09:36:17

DAĞDAN inip düz ovada siyaset yapamadılar, şimdi hep birlikte dağlara çıkıyorlar. Çocuklar ve kadınlar, ihtiyarlar ve sakatlar... Ölülerini almaya gidiyorlar. Başkalarının "terörist" dediği çocuklarının ölüsünü almaya gidiyorlar. Çok hızlı oluyor her şey. Cenazeler şehirlere dağılıyor. Siz görmüyorsunuz, göstermiyorlar: Güneydoğu yanıyor!

KINALI CENAZELER
Nasıl olduğunu anlatayım: Çocuklarının cenazelerini askerin elinden almaya çalışıyorlar. Çocuklarının cenazesi çekiştirilip duruyor. Sonunda alındığında cenazeler, yollara düşüyor tabutlar. Tabut, her geçtiği yere savaşı hatırlatıyor. Ölümden yılmış olan halkın göğsündeki ateşi tazeliyor her cenaze. Ölenlere bin kere, milyon kere terörist deseniz de onlar birilerinin çocuğu, birilerinin kardeşi, birilerinin yeğeni, sizin çocuklarınız öldüğünde ne oluyorsa onlara da aynı oluyor. Toprağa gömülmeden önce her cenaze binlerle insan topluyor etrafında.
Nasıl ki her Türk asker doğuyorsa, orada da artık her Kürt gerilla doğuyor. Her ölüm, ölmeye hazır çocuklar doğuruyor. Cenazeyi almaya insanlar tepsi tepsi kınayla gidiyor. Öyle zalim bir çarktır bu; "Bu cenaze değil, onun düğünüdür" dedirtiyor. Nasıl ki siz oğullarınızı davul zurnayla gönderiyorsunuz askere, onlar da ölmüş kızlarının eline kına yakarak gömüyor. Hayrını görün: Kürtler bıçaktı, şimdi jilet oluyor!


BİLMEYENLERİN SESİ
AKP'lisi de, MHP'lisi de, CHP'lisi de, bölge milletvekillerinin hepsi neyden bahsettiğimi çok iyi biliyor. Ama kimse cesaret edip de söyleyemiyor. Bu kaçıncıdır; ok yaydan çıkıyor. Bölge milletvekilleri dilleri dönüp de bu cenazelerin, bu "operasyonların" bu halkın neresini yaktığını anlatamıyor, anlatmıyor. Bölgede ne olduğunu her nasılsa en çok bölgede olmayanlar biliyor, mikrofonlardan en çok onların sesi geliyor.


KÜRT SORUNU YOKTUR!
Hakkâri'de gözaltına alınmasın diye 16 yaşındaki oğlu, bir kadın dizlerinin üzerine çökmüş, Çevik Kuvvet polisine yalvarıyor. Geriye cenazesini mi alır, kaç kemiği kırık kalır, kadın bunu düşünüyor, o yüzden ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor... Kardeşini, dayısını, babasını görmüş dövülürken, öldürülürken. Güpegündüz görmüş, gece gelip alırlarken görmüş, götürülüp geri getirilmeyen bütün o kadınları ve adamları görmüş.
Sizin hiç bilmediğiniz tepelerin isimlerini çatışmalara takılan Kürtçe isimlerle ezberlemiş, her tepede ölenlerin isimlerini eteğinde biriktirmiş. Anlatın bakalım şimdi o kadına neden "Kürt sorunu diye bir şey olmadığını". Sonsuz süre size ve baskı yok, konuşabilirsiniz istediğiniz dilde.


MASUMİYET VE MAĞDURİYET
Kimse masum değil artık. Ama bu ortada bir mağdur olduğu gerçeğini değiştirmez. Savaş başladıktan sonra kimse masum değildir artık. Ama bu, ölümlerin durdurulabileceği gerçeğini değiştirmez.
Sandığımdan çok daha hızlı yaklaşıyoruz ateşe. Bilenler, bu ateşin Suriye'deki ateşle birleşip tarihi değiştirebileceğini görüyor. Canım sıkkın yani. Sizinki de sıkılsın. Çünkü işler hiç de iyiye gitmiyor.

from Ece Temelkuran-Bıçak ve jilet-HABERTÜRK

20110523

Beautiful Planet - Oh I so want to go to the ISS! | triggerpit.com - StumbleUpon

4lpzx Beautiful Planet   Oh I so want to go to the ISS! [34 Pics]
Crete, Greece and Turkey
To continue this article of photos from space, I also found this crystal clear, day time image of Hellas (Greece), Turkey and the exciting island of Crete. Crete has a rich mythology, mostly connected with the ancient greek Gods, but also connected with the Minoan civilization. Among other Crete is the birthplace of the the God Zeus in greek mythology. The Island has the world famous labyrinth (Palace) of Knossos.
Image Credit: NASA/ESA

20110514

Efsaneler

Efsaneler
Tam serpilip yeşerdim, hayat işte karşımda dediğim bir gün kolumu kanadımı kırdılar, işkence yaptılar. Birbuçuk yıl güneş görmeden zindanlarda kaldım. Her dakika bilendim, piştim, yerimi doldurdum.
Hiç vazgeçmedim. Umudumun tükenmediği ama çok durgun bir günde bir telaş başladı, içim dışıma çıka çıka aldılar bir yere götürdüler. Ne oluyor demeye kalmadan ayağım kaydı; boşlukta süzülmeye başladım. Kalın, kırmızı bir halıdaki kirli beyaz karların üzerine düştüm. Önce tüm vücudum yandı, acı hissettim. Birden bunun hayata ağlayan bir bebeğin başlangıcı olduğunu anladım. Bu acı değil keyifti. İkimizde aynı topraklarda yetişmiştik. Dedelerimiz birbirlerini tanırlardı. Biz ilk kez karşılaşıyorduk, Erzincan tulumu ile.
Karşılıklı oynaşırken bizim köyün tereyağlı ekmeği katıldı bize. Bir şölen başlamıştı. Daha önce bununla ilgili hiç kimse bir şey söylemediği halde içimde 3000 yıllık bir bilginin var olduğunu anlıyordum /ki; bu şölenin orkestra şefi bendim.
Bu ağır görevi ağırlığıyla yerine getirmeye başladığım adamımın yüzündeki tebessümde belliydi. O da genlerinde bu bilginin olduğunu anlamaya başlamıştı. Rahatladık. Amca oğlu Buzbağ Klasik de şölene katılınca şenlendik. Yanındaki Gavurdağı, Toros, Abagannuş ve Çiğköfte ile muhabbetlerine dalıp çiğköfte ile dans etmeye başladım. Ayağına bastığımda ise acısı ikiye katlandı. Amca oğlu duruma müdahale edip onunla ancak kendisinin dansta ayak uydurabileceğini gösterdi.
Şöleni duyan Buzbağ Öküzgözü, patlıcan söğürme, içli köfte ve diğer arkadaşları ile çıka geldi. Tabi yine içlerinden minik peynirli pide ve humusa göz koydum. Ama bu kez dansta fena da değildim. Çok da karışmadan çekildim ortadan. Masadakiler genlerinde unutmaya başladıkları tatları anımsamaya başlamış olmalılar ki Mezopotamya’dan şarabın tarihine, bugün Anadolu’daki duruma kadar muhabbetler sürüp gitti. Buzbağ Boğazkere de kebaplarla şölene katıldı. Daha ağır kebaplar ile başa çıkması için ise Buzbağ Rezerv’i çağırdık. Şölen doruğa ulaşmıştı.
Köşebaşı’daki sömeliyelerin sohbetleri rahatsız etmemek için gösterdikleri incelikleri ile sundukları Tahinli ve Dondurmalı Kabak Tatlısı ile dans etmemek olmazdı.
Öküzgözü Boğazkere kupajının, Köşebaşı Buzbağ kupajı ile oluşturduğu şölen, Mezopotamya Anadolu, Peynir Çiğköfte, İnsan Şarap kupajını oluşturuyordu. Bizi yaratanın insan olduğuna emin iken; insanlığı biz mi yarattık; emin değilim. Emin olduğum: gelecek yıllarda bu masada, bu şölende çocuklarımızın, torunlarımızın oturmaya devam edeceği..

Mehmet Nuri Tuncel, Nisan 2011, Ankara

20110512

Rapunzel



Rapunzel, originally uploaded by Out of the rose.
XFN Friendly

İzleyiciler